patronolsam.com

Vergilendirme

Her türlü şirket için, vergilendirme konusu oldukça önem taşımaktadır. Daha yüksek karlar elde ederek kurulan işletmelerin vergi konusunda ezilmeden ticari faaliyetlerini sürdürebilmesi için de birçok açıdan avantaj sağlayan basit usulde vergilendirme konusuna önem vermeleri gerekir. Basit usulde vergilendirme, bir hesap dönemi içindeki gelir – gider ve satılan malların alış bedelleri arasındaki farka uygulanan vergilendirme türü olarak öne çıkar.

Vergilendirme aşamasının daha başarılı sonuçlar almak istiyorsanız danışmanlık hizmeti işletmelerle çalışılması, vergi döneminin daha başarılı biçimde ve karlı olarak kapatılmasını sağlayacaktır. Bu danışmanlık hizmetini online platform olan patronolsam.com adresi üzerinden de alabileceğinizi bilmelisiniz.

Yasada vergi mükellefi olanlar, vergi usul kanununun 8. maddesinde yer alan bilgilere göre üzerine vergi borcu yüklenen gerçek ve tüzel kişiler olarak gösterilebilir. Gelir vergisi noktasında kazançların tespit edilmesinde basit usulde gelir vergisine tabi olanlar ve gerçek usulde gelir vergisine tabi olanlar şeklinde iki grup vardır. Vergilendirme işlemlerinde, her iki grup için de ödenecek tutar elde edilen kazanca göre değişim gösterir. Eğer basit usulde gelir vergisine tabiyseniz, sadece basit usulde ticari kazançlarının vergilerin ödemesini yapmanız gerekecektir. Ancak gerçek usulde gelir vergisine tabi durumdaysanız; KDV, gelir vergisi gibi vergileri de ödemek durumundasınızdır.

Basit Usulde Vergilendirme Şartları Nelerdir?

Vergi Dairesi tarafından, basit usule tabi olan mükellefler için çeşitli avantajlar sağlanır. Kanun tarafından belirlenen şartlarla, bu avantajlardan faydalanılabilir. Gelir Vergisi Kanunu ile belirtilen özel ve genel şartlar şu şekildedir:

  1. Genel Şartlar

  • Vergilendirme avantajı elde etmek isteyen kişilerin bizzat işinin başında olması ve çalışması istenir. Bu genel şart, askerlik ve hastalık gibi işten zaruri ayrılmalar sonucunda bile bozulmaz.
  • Eğer faaliyetin devam ettiği iş yerinin mülkiyeti iş sahibine ait ise emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde de yıllık kira bedeli toplamı büyükşehir belediye sınırları içinde yıllara göre farklılık göstererek belli tutarları aşmamalıdır. Büyükşehir belediye sınırları içinde olanlar için ve diğer yerler için bu rakam değişiklik gösterir. Bu rakamın; 2021 yılı için büyükşehir belediye sınırları içinde 12.000 TL’yi, diğer yerlerde 7.600 TL’yi aşmaması gerekiyor.
  • Vergilendirme için; zirai, ticari ve mesleki faaliyetler sebebi ile gerçek usulde gelir vergisine tabi olunması şarttır.


  1. Özel Şartlar

  • Vergilendirme avantajı elde etmek isteyen ve alım-satım işi yapanların, satın aldıkları malların yıllık alım tutarlarının 2021 yılı için 150.000 TL’yi aşmaması veya yıllık satış tutarlarının 2021 yılı için 240.000 TL’yi aşmaması gerekmektedir.
  • Eğer vergilendirme avantajı elde etmek isyen şirket, hizmet sektöründe faaliyet gösteriyorsa da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatının 2021 yılı için 76.000 TL’yi aşmaması gerekmektedir.
  • Eğer hem alım-satım ve hem de hizmet faaliyetleri varsa da, yıllık satış tutarı ve iş hasılatı toplamı 2021 yılı için 150.000 TL’yi geçmemesi gerekiyor.

Basit usulde vergilendirmeye tabi olmak isteyenlerin; vergi dairesine işe başlama günü ve tarihi,  adres değişikliği, iş değişikliği, işletmede değişiklik, işi bırakma günü ve tarihi gibi bilgileri bildirmekle sorumludur.

Basit Usulde Vergilendirmeye Tabi Olmanın Avantajları

Basit usulde vergilendirmeye tabi olmak ile mükellefler, KDV’den istisna elde edebilir ve KDV beyannamesi vermeyebilir. Ayrıca üçer aylık dönemlerde, Geçici Vergi Beyannamesi beyan etmekten de muaf olurlar. Ayrıca yasal olarak muhasebe defteri tutma zorunlulukları da olmaz. Bu avantajlar yanında, engellilik indiriminden ve vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan %5 oranındaki vergi indiriminden faydalanma olanağı yakalarlar. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) resmi internet sitesi üzerinde, mükellefler için bu vergilendirme avantajlarının detaylı biçimde yer verildiği vergi rehberi de bulunur ve buradan incelenebilir.

Basit Usulde Vergilendirmeden Faydalanamayacak Olanlar

  • Kollektif şirket ortakları ve komandit şirketlerin komandite ortakları,
  • Sigorta prodüktörleri,
  • Ödünç para verme işleriyle uğraşanlar,
  • Kıymetli maden ve mücevherat alım-satımı ile uğraşanlar,
  • Maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları işletenler,
  • Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler, çekici ve benzerlerinin sahibi veya işletmecileri,
  • Gayrimenkul ve gemi alım satımı ile uğraşanlar,
  • İlan ve reklam işleriyle uğraşanlar veya bu işlere aracılık edenler

yukarıda  belirtilen vergilendirme avantajlarından faydalanmaktadır.

Basit Usulde Vergilendirme İçin Kazanç Tespiti

Basit usulde vergilendirme amacıyla dikkate alınan kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet fark olmaktadır. Ortaya çıkan bu fark vergi uzmanları tarafından incelenerek belirlenirken; işletmenin gerçekleştirdiği faaliyetle ilgili olarak alınması ve verilmesi mecburi olan alış, giderler ve hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplamalar yapılmaktadır.

Kazanç tespiti aşamasında emtia mevcudu da dikkate alınmaktadır. Tespiti sırasında emtia ticareti ile uğraşanlar için; hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata, hesap dönemi başındaki emtia mevcudunun değeri giderlere ilave edilmektedir. Bu kazanç tespiti aşamasında, kullanılan sabit kıymetler gider yazılmaz ve üzerlerinden amortisman hesaplanmamaktadır. Eğer kazanç tespiti sonunda kazancı basit usulde vergilendirmeye uygun olduğu tespit edilirse, mükelleflerin defter tutma yükümlülükleri ortadan kalkmaktadır.

Basit usulde vergilendirme için kazanç tespiti işlemlerinde; hayat sigorta primleri, eğitim ve sağlık harcamaları, basit usulde yıllık kazanç indirimi, engellilik indirimi, beyan edilecek gelirden sınırlı olarak indirilebilecek bağış ve yardımlar ile tamamı indirilebilecek bağış ve yardımlar, sponsorluk harcamaları, Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına yapılan ayni ve nakdi bağışlar, iktisadi işletmeleri hariç Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımlar indirim konusu olarak yansıtılabilmektedir.

Basit usulde vergilendirme çalışmalarının tamamı için danışmanlık hizmetini patronolsam.com platformu üzerinden uzmanlara danışarak alabilirsiniz.

 

Şahıs Şirketi Kapatma

Şahıs Şirketi Kapatma Kuruluşu oldukça ve kolay biçimde yapılan şahıs şirketi için kapatma işlemi de aynı biçimde olmaktadır. Şahıs şirketi kapatma işlemleri, diğer şirket türlerini kapatma işlemlerindeki gibi uzun uğraşlara ve aylar süren tasfiye sürecine gerek kalmamaktadır. İşlemler için mali müşavirinizle beraber bir kapanış dilekçesi hazırlamanız ve bağlı olduğunuz vergi dairesine giderek kapanış işleminin tamamlanmasını sağlayabilirsiniz. Bu işlemleri her ne kadar kendi başınıza da sürdürmeniz mümkün olsa da, teknik bazı detaylardan dolayı sorun yaşamamak için mali müşavirin profesyonel desteğine güvenerek sağlıklı biçimde şahıs şirketi kapatma çalışmasını tamamlayabilirsiniz. Şahıs şirketi açma, KOSGEB destekleri gibi konularda da online platform olarak danışmanlık hizmeti veren patronolsam.com uzmanlarından da destek talep edebilirsiniz. Şahıs şirketi kapatma işleminde gerekli olacak olan, işyeri kapatma formuna İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden ulaşılabilir. Bu form doldurularak hazırlanarak bağlı olunan vergi dairesine gidilmelidir. Şahı şirketi kapatma amacıyla vergi dairesine giderken; şirket bünyesinde olan sevk irsaliyesi, vergi levhası, gider pusulası gibi evraklar da yanınızda bulunması gerekebilir. Bu evraklar, vergi dairesi tasfiye memuru ile teslim alınacaktır. Tüm bu işlemler esnasında, daha önceden borç bulunuyorsa şirket kapatma işlemi yapılmadan borç ödemesinin mutlaka yapılması gerektiğini de unutmamalısınız. Ayrıca şirket stoklarında bulunan mallar ve demirbaşlar için de, 6 aylık tasfiye süresince fatura kesilmesi gerekecektir. Şahıs şirketi tasfiye kararı ticaret sicilde onaylandıktan sonra da yapılması gerekenler vardır. İlk olarak şirket alacaklılarının olduğu varsayılarak, Ticaret Sicili Gazetesi’nde alacaklılara 7 gün ara ile 3 adet ilan yayınlatılması gerekecektir. Bu ilanlar sonrasında Ticaret Sicili Gazetesi ile tasfiye işlemi için defter onaylatılması yapılmalıdır. Bu aşamada, tasfiyeye girişte Kurumlar Vergisi de düzenlenmelidir. Bu beyanname, tescil tarihinden itibaren 4. ay sonrasında verilmelidir. Tasfiye veya kapanış işlemleri sonrasında Kurumlar Vergisi beyannamesi, Sicil Gazetesi’nde bulunan tarihin sonrasında 30 gün içinde teslimi yapılacaktır. Şahıs şirketi kapatma işlemleri sonunda da, defterlerin olası bir incelemeye karşı 5 yıl boyunca, ilgili SGK işlemlerine ait evrakların da 10 yıllık bir süreç içinde saklı tutulması zorunluluktur.   Şahıs Şirketi Kapatma Türleri   Tasfiye ifadesi, şahıs şirketi kapatma aşamalarını da ifade etmek için kullanılabilir. Şahıs şirketi kapatma sürecinde; alacakların dağıtılması, şirket aktiflerinin likiditeye dönüştürülmesi ve finansal değerinin tamamen kaybolması sağlanacaktır. Bu süreç içerisinde şirkete ait mali tablolarda bulunan ve mümkün olan her değer nakde çevrilmektedir. Bir anlamda çözülme olarak görülen bu süreç, diğer adıyla tasfiye süreci olup yasal düzende kapanışın ifadesi tasfiye işlemidir. Tasfiyeli ve tasfiyesiz şirket kapatma yöntemleri, şahıs şirketi kapatmalarında da geçerlidir. Tasfiyeli şirket kapatma işlemlerinde; vergi dairesine ve ticaret sicil müdürlüklerine başvuru yapmak gerekecektir. Başvuru yapılan tarih, kapatma veya tasfiye sürecinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Tasfiyesiz işlemlerle şahıs şirketi kapatma aşamasında, mahkeme başvurusu yapılması zorunluluktur. Tasfiyesiz şirket kapatma için mahkeme kararı gerekir. Bu süreç içinde mahkeme başvurusu ile sunulan haklı sebepler mahkeme tarafından incelenecek ve değerlendirilecektir. Eğer şirket ticari faaliyetlerinin sürmesi için engel teşkil eden nedenler mahkeme tarafından haklı bulunursa, kapatma kararı onanacaktır. Bu engel kabul edilen durumlar arasında; şirket ortakları arasında yaşanan anlaşmazlık, şirket borçlarına ilişkin yeterli kapasitenin olmaması, faaliyetlerin devamı için gereken mali kaynakların bulunmaması gösterilebilir. Eğer tasfiye süreci henüz tamamlanmamışsa, şirketlerin belirlenen süreler boyunca sorumluluklarını yerine getirme ve faaliyetlerine devam etme zorunluğu vardır. Şahıs şirketleri kapatma işlemleri kısa sürede gerçekleşiyor olsa da tüm sürecin tamamlanması 6 ay ile 1 yıl arası dönemlere denk gelebilmektedir.   Şahıs Şirketi Kapatma İşlemlerinde Dikkat edilmesi Gerekenler Vergiler: Şahıs şirketi kapatılması işlemlerinde vergi ödenmeyeceğini düşünmek yanlıştır. Şirket faaliyetleri kapanma tarihinden itibaren son bulurken, bu tarihten sonra olan dönemlere ait vergilendirme olmaz. Şahıs şirketine ait olan ve şirketin aktif olduğu vergi dönemlerinde beyannameler hazır hale getirilecek ve gerekli olan ödemeler, borç olarak çıkarılacaktır. KDV: Şahıs şirketi kapatılması aşamasında, şirketin aktif durumda olduğu son ay ile ilgili olarak takip eden ayda bir KDV beyannamesi oluşturulması gerektiği unutulmamalıdır. Şahıs şirketi kapatılmış olsa bile, kapatma sonrasındaki 1 aylık KDV ve buna bağlı olarak Damga Vergisi karşınıza borç olarak çıkmaktadır. Geçici Vergi: Geçici Vergi, faaliyet gösterdiğiniz son 3 aylık dönemi kapsayacaktır. Şahıs şirketi kapatma ile şirketinizin aktif durumda olduğu son ay hangi 3 aylık dönem içinde ise Geçici Vergi beyannamesi bu dönemde yapılacaktır. Eğer şahıs şirketi kapatma işlemi tarihinde, önceki 3 aylık döneme ait olan Geçici Vergi beyannamesi henüz yapılmadıysa 2 farklı Geçici Vergi beyannamesi düzenlenmesi gerekir. Gelir Vergisi: Şahıs şirketleri için her yıl Mart ayında Gelir Vergisi beyannamesi oluşturulur. Şahıs şirketi kapatma işleminde, eğer kapama tarihi yıl içinde olursa bile 1 defa Gelir Vergisi ve buna bağlı olarak Damga Vergisi ödemesi borç olarak karşınıza çıkacaktır. Sigorta Primleri: Şahı şirketi kapatma işlemi gerçekleştirilen aya ait olarak Bağ-Kur ödemesini şirket sahipleri için ve çalışanlar varsa da onlar için mali müşaviriniz tarafından beyan edilen SGK primleri ödemesi karşınıza borç olarak çıkacaktır. E-Fatura: Şahıs şirketi kapatma işlemleri esnasında, e-fatura mükellefi olunması halinde e-faturanın da iptali gerekecektir. Bunun için yapılması gereken ise şirketi kapatmak isteyen mükellef abonelerinin bir dilekçeyi mail ile ulaştırmalarıdır. İptal amaçlı başvuru sonunda gelen maildeki dilekçe çıktı alınmalı, gerekli bilgiler doldurulmalı ve mailde belirtilen adrese kargo ile ulaştırılmalıdır. Demirbaşlar: Şahıs şirketleri faaliyetlerini sürdürdükleri zamanlarda gider olarak kullanmakta olduğu araç ve gereçleri, bilgisayar ve ekipmanlarını ve birçok demirbaşı göstermektedir. Şahıs şirketi kapatma işleminde, bu demirbaşlar ile ilgili olarak mali müşavirden bilgi alarak fatura kesilmesi gerekebilir.  

Devamını Gör

Vergilendirme

Vergilendirme Her türlü şirket için, vergilendirme konusu oldukça önem taşımaktadır. Daha yüksek karlar elde ederek kurulan işletmelerin vergi konusunda ezilmeden ticari faaliyetlerini sürdürebilmesi için de birçok açıdan avantaj sağlayan basit usulde vergilendirme konusuna önem vermeleri gerekir. Basit usulde vergilendirme, bir hesap dönemi içindeki gelir – gider ve satılan malların alış bedelleri arasındaki farka uygulanan vergilendirme türü olarak öne çıkar. Vergilendirme aşamasının daha başarılı sonuçlar almak istiyorsanız danışmanlık hizmeti işletmelerle çalışılması, vergi döneminin daha başarılı biçimde ve karlı olarak kapatılmasını sağlayacaktır. Bu danışmanlık hizmetini online platform olan patronolsam.com adresi üzerinden de alabileceğinizi bilmelisiniz. Yasada vergi mükellefi olanlar, vergi usul kanununun 8. maddesinde yer alan bilgilere göre üzerine vergi borcu yüklenen gerçek ve tüzel kişiler olarak gösterilebilir. Gelir vergisi noktasında kazançların tespit edilmesinde basit usulde gelir vergisine tabi olanlar ve gerçek usulde gelir vergisine tabi olanlar şeklinde iki grup vardır. Vergilendirme işlemlerinde, her iki grup için de ödenecek tutar elde edilen kazanca göre değişim gösterir. Eğer basit usulde gelir vergisine tabiyseniz, sadece basit usulde ticari kazançlarının vergilerin ödemesini yapmanız gerekecektir. Ancak gerçek usulde gelir vergisine tabi durumdaysanız; KDV, gelir vergisi gibi vergileri de ödemek durumundasınızdır. Basit Usulde Vergilendirme Şartları Nelerdir? Vergi Dairesi tarafından, basit usule tabi olan mükellefler için çeşitli avantajlar sağlanır. Kanun tarafından belirlenen şartlarla, bu avantajlardan faydalanılabilir. Gelir Vergisi Kanunu ile belirtilen özel ve genel şartlar şu şekildedir: Genel Şartlar Vergilendirme avantajı elde etmek isteyen kişilerin bizzat işinin başında olması ve çalışması istenir. Bu genel şart, askerlik ve hastalık gibi işten zaruri ayrılmalar sonucunda bile bozulmaz. Eğer faaliyetin devam ettiği iş yerinin mülkiyeti iş sahibine ait ise emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde de yıllık kira bedeli toplamı büyükşehir belediye sınırları içinde yıllara göre farklılık göstererek belli tutarları aşmamalıdır. Büyükşehir belediye sınırları içinde olanlar için ve diğer yerler için bu rakam değişiklik gösterir. Bu rakamın; 2021 yılı için büyükşehir belediye sınırları içinde 12.000 TL’yi, diğer yerlerde 7.600 TL’yi aşmaması gerekiyor. Vergilendirme için; zirai, ticari ve mesleki faaliyetler sebebi ile gerçek usulde gelir vergisine tabi olunması şarttır. Özel Şartlar Vergilendirme avantajı elde etmek isteyen ve alım-satım işi yapanların, satın aldıkları malların yıllık alım tutarlarının 2021 yılı için 150.000 TL’yi aşmaması veya yıllık satış tutarlarının 2021 yılı için 240.000 TL’yi aşmaması gerekmektedir. Eğer vergilendirme avantajı elde etmek isyen şirket, hizmet sektöründe faaliyet gösteriyorsa da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatının 2021 yılı için 76.000 TL’yi aşmaması gerekmektedir. Eğer hem alım-satım ve hem de hizmet faaliyetleri varsa da, yıllık satış tutarı ve iş hasılatı toplamı 2021 yılı için 150.000 TL’yi geçmemesi gerekiyor. Basit usulde vergilendirmeye tabi olmak isteyenlerin; vergi dairesine işe başlama günü ve tarihi,  adres değişikliği, iş değişikliği, işletmede değişiklik, işi bırakma günü ve tarihi gibi bilgileri bildirmekle sorumludur. Basit Usulde Vergilendirmeye Tabi Olmanın Avantajları Basit usulde vergilendirmeye tabi olmak ile mükellefler, KDV’den istisna elde edebilir ve KDV beyannamesi vermeyebilir. Ayrıca üçer aylık dönemlerde, Geçici Vergi Beyannamesi beyan etmekten de muaf olurlar. Ayrıca yasal olarak muhasebe defteri tutma zorunlulukları da olmaz. Bu avantajlar yanında, engellilik indiriminden ve vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan %5 oranındaki vergi indiriminden faydalanma olanağı yakalarlar. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) resmi internet sitesi üzerinde, mükellefler için bu vergilendirme avantajlarının detaylı biçimde yer verildiği vergi rehberi de bulunur ve buradan incelenebilir. Basit Usulde Vergilendirmeden Faydalanamayacak Olanlar Kollektif şirket ortakları ve komandit şirketlerin komandite ortakları, Sigorta prodüktörleri, Ödünç para verme işleriyle uğraşanlar, Kıymetli maden ve mücevherat alım-satımı ile uğraşanlar, Maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları işletenler, Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler, çekici ve benzerlerinin sahibi veya işletmecileri, Gayrimenkul ve gemi alım satımı ile uğraşanlar, İlan ve reklam işleriyle uğraşanlar veya bu işlere aracılık edenler yukarıda  belirtilen vergilendirme avantajlarından faydalanmaktadır. Basit Usulde Vergilendirme İçin Kazanç Tespiti Basit usulde vergilendirme amacıyla dikkate alınan kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet fark olmaktadır. Ortaya çıkan bu fark vergi uzmanları tarafından incelenerek belirlenirken; işletmenin gerçekleştirdiği faaliyetle ilgili olarak alınması ve verilmesi mecburi olan alış, giderler ve hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplamalar yapılmaktadır. Kazanç tespiti aşamasında emtia mevcudu da dikkate alınmaktadır. Tespiti sırasında emtia ticareti ile uğraşanlar için; hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata, hesap dönemi başındaki emtia mevcudunun değeri giderlere ilave edilmektedir. Bu kazanç tespiti aşamasında, kullanılan sabit kıymetler gider yazılmaz ve üzerlerinden amortisman hesaplanmamaktadır. Eğer kazanç tespiti sonunda kazancı basit usulde vergilendirmeye uygun olduğu tespit edilirse, mükelleflerin defter tutma yükümlülükleri ortadan kalkmaktadır. Basit usulde vergilendirme için kazanç tespiti işlemlerinde; hayat sigorta primleri, eğitim ve sağlık harcamaları, basit usulde yıllık kazanç indirimi, engellilik indirimi, beyan edilecek gelirden sınırlı olarak indirilebilecek bağış ve yardımlar ile tamamı indirilebilecek bağış ve yardımlar, sponsorluk harcamaları, Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına yapılan ayni ve nakdi bağışlar, iktisadi işletmeleri hariç Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımlar indirim konusu olarak yansıtılabilmektedir. Basit usulde vergilendirme çalışmalarının tamamı için danışmanlık hizmetini patronolsam.com platformu üzerinden uzmanlara danışarak alabilirsiniz.  

Devamını Gör

Gider Gösterme

Gider Gösterme Bireysel olarak yaşamı sürdürmek amacıyla bazı harcamalara girerek alış veriş yapmak durumundayız. Aynı şekilde şirketlerin de yaşamını sürdürmesi amacıyla, bazı giderleri oluyor. Hem şahıs şirketleri hem de tüzel şirketler için, gider göstermek kavramı bazen bazı kafa karışıklığını da beraberinde getiriyor. Aslında bir anlamda gider gösterme, yapılan harcama ile devlete harcama kaleminin şirketin faaliyetlerini karşılamak için gerekliliği nedeniyle yapıldığı göstermek olarak ifade edilebilir. Yapılan gider gösterme ile oluşan masraflar, KDV ve Gelir/Kurumlar Vergisi hesaplanırken dikkate alınmak durumundadır. Doğal olarak yapılan her harcamanın gider gösterme olarak devlet tarafından kabul edilemeyeceği bilinmelidir. Şirket sahiplerinin mali müşavirlere en sık sorduğu sorular arasında neleri gider gösterme olarak kullanabileceği olmaktadır. Bu gider gösterme konusunda sorularınızı, online platform olarak danışmanlık hizmetleri de vermekte olan patronolsam.com üzerinden uzmanlara danışarak da öğrenebilirsiniz. Mali olarak şirketlerde bazı harcamalar gider olarak kabul görürken bazıları da gider olarak kabul edilmez. Bir harcamanın gider olarak görülebilmesi, kurumlar vergisi hesabında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine bağlıdır. Gider gösterme noktasında Vergi Kanununa göre en önemli kriter, bir başka ifadeyle bir harcamanın gider sayılabilmesi için gerekli olan koşul, giderin çeşidinden çok şirket faaliyetleri ile ilgili olup olmaması ve şirket gelirlerine etkisi olup olmadığıdır. Şirketin tüm giderleri, olası bir vergi incelemesinde denetmenler tarafından incelenmektedir. Bu detaylı incelemelerde, giderin faaliyet ile ilgili olmadığını düşünülenlerin kanunen kabul edilmeyen giderler arasına alındığı görülebilir. Bu durumda da şirketinizden duruma göre %20 kurumlar vergisi, KDV ya da gelir vergisi istenebilmektedir. Bir işletmenin veya şirketin faaliyetlerini sürdürmek için yapacağı çalışmalarda, bazı hizmet veya ürünleri kullanma zorunluluğu vardır. Yapılan çalışmalar için satın alınan hizmet veya ürün kalemlerinin maliyeti, işletme gideri olarak görülür. Gider gösterme aşamasında, nelerin işletme gideri olarak gösterilip gösterilemeyeceğini bilmek faydalı olacaktır. Vergi yasaları kapsamında bir harcamanın gider gösterme kapsamına alınması sayesinde avantaj elde edilebilir. Ancak bu giderlerin, işletmenizin karı veya faaliyetleri ile ilişkisi olması gerektiği akıldan çıkarılmamalıdır.   Şirketlerde Neler Gider Gösterme Kapsamına Girer? Şirketlerin de ne tür olursa olsun, yıllık veya aylık olarak yapması gereken bazı masraflar bulunur. Yapılan harcamaların gider gösterme kapsamında değerlendirilmesi, kanun kapsamında belirlenmiştir. Bu nedenle kimi harcamalar gider olarak gösterilirken, kimi de kanunen gider olarak kabul edilmez.  Gider gösterme kapsamına alınan ve kanunen de kabul edilen harcamalar şu şekildedir:Yiyecek – içecek ve Gıda Harcamaları: Eğer şirket faaliyetleri kapsamında olması koşuluna bağlı kalınarak, kendinize ve çalışanlarınıza ait yemek masrafları varsa gider olarak gösterilerek vergiden düşülmesi sağlanabilir. Bu harcamalara dışarıda yediğiniz yemek ve içecek masraflarını da ekleyebilirsiniz. Alkollü içeceklerin gider gösterme kapsamına alınabilmesi için, misafirleriniz için düzenlediğiniz bir iş toplantısında yapılması veya tanıtım sırasında ikram edilmesi gibi özel bir durumun oluşması gerekir. Eğer bu tür harcamanın yapılan ticari faaliyetle ilgili olması söz konusu ise, vergiden düşmek için gider gösterme kapsamına alınması mümkündür. Burada önemli nokta, masraf gösterebilmek için harcamaların şirket adına faturalandırılmasıdır. Çalışanlara verilecek olan yemek kartı veya yemek harcamaları da gider gösterme kapsamına girmektedir. Seyahat Harcamaları: Şirket faaliyetleri kapsamında gerçekleşen seyahatlerdeki masraflar da gider gösterme kapsamına alınır. Toplu ulaşım araçları olan uçak, otobüs, deniz otobüsü, tren ile yapılan seyahatin giderlerini bu kapsama alabilirsiniz. Ayrıca yapılan seyahat esnasındaki otel veya otopark gibi giderleri de masraf olarak gösterebilirsiniz. Şirketin gerçekleştirdiği faaliyetlere bağlı olarak yapılacak şirket toplantısı, müşteri görüşmesi, müşteriyi toplantıya götürme gibi aktiviteler için de yapılan harcamalar bu kapsamdadır. Tek koşul olarak şirketin faaliyeti ile orantılı olmasıdır. Taşıt Harcamaları: Şirketin sahibi olduğu taşıtların yakıt, sigorta, kiralama, tamir gibi giderleri gider gösterme kapsamına alınabilmektedir. Bu tür masrafların giderlere dahil edilmesi için işle ilgili olması, işletmenin sahipliğinde bir taşıt olması veya kiralama yoluyla edinilmesi gerekliliği vardır. Burada unutulmaması gereken nokta tüm masrafların gider olarak kabul edilemeyeceğidir. Taşıt giderlerin bir kısmını vergiden indirebilirken, bir kısmı kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedip vergiden düşülememektedir. Araç kiralama giderlerinin aylık 6000 TL’ye kadar olan kısmı vergiden düşülebilirken 8.000 TL üzerinde olanlar kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınır. Araç satın alımlarında ise KDV ve ÖTV direkt gider yazılmaksa, 200.000 TL’ye kadar olan kısmı vergiden düşülebilmektedir. 150.000 TL fazlası ise kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınır. İletişim Harcamaları: Her tür işletmenin faaliyetlerini sürdürürken telefon, internet, ADSL gibi iletişim araçları için bazı masrafları olmaktadır. Yapılan işletme faaliyeti ile ilgili olması koşuluyla, bu masraflar gider gösterme kapsamına alınabilir. Giyim Harcamaları: İşletme faaliyetlerini sürdürmesi amacıyla demirbaş olarak verilen baret, kask, iş tulumu, iş önlüğü, çizme gibi eşyalar, tek tip giysiler gibi öğeler için yapılan masraflar gider gösterme kapsamındadır.Online Yapılan Harcamalar: İşletme faaliyetlerine bağlı olarak internet üzerinden yapılan satın almalardaki masraflar, yazılımlar ve abonelikler için yapılmış olan harcamalar gider olarak gösterilebilmektedir. Ofis Harcamaları: Ofis ortamında kullanma amacıyla satın alınan; masa, sandalye, bilgisayar gibi ürünler yanında kırtasiye amaçlı yapılan harcamalar da gider gösterme kapsamında değerlendirilebilir. Ofis içi yapılan dekorasyon harcamaları da gider kapsamındadır. İş Yeri Sabit Fatura Harcamaları: Ticari faaliyetleri sürdürdüğünüz iş yerinize gelen elektrik, su, doğalgaz ve internet faturalarını gider gösterebilirsiniz. Kargo ve Posta Harcamaları: Ticari faaliyetleriniz kapsamında satışı yapılan ve müşterilere göndermekte olduğunuz ürünler için kargo veya posta masraflarını gder gösterebilirsiniz. Burada önemli olan ücretinin sizin tarafınızdan ödenmesi olup, aldığınız kargolar ve postalar da gider gösterme kapsamına alınabilir. Sağlık Harcamaları: Özellikle şahıs şirketlerinde şahsınıza ait sağlık giderleri vergiden düşmek amacıyla gider gösterilebilir. Hastaneden alınan fatura, gider olarak gösterilebilmekte ve vergiden düşülebilmektedir. Gider Gösterme Aşamasında Sık Yapılan Hatalar Aslında kanunen kabul edilmeyen gider kalemleri, yasa ile belirlenmiştir. Ancak zaman zaman gözden kaçan ve sık yapılan bazı noktaları, hatırlatmak istiyoruz. En sık yapılan hata olarak, gider olarak kabul edilmeyen belgelerin gider olarak kaydetmektir. Bu belgeler arasında; arkadaş, aile yemekleri, işle ilgili olmayan market harcamaları başta gelir. Tatil amaçlı yapılan seyahat masrafları ise seyahat harcamaları olarak görülebilmekte olup, gider gösterme kapsamına alınmayacağından bu durum yanlıştır. Çalışanların araçlarının yakıt, tamir gibi giderleri gider olarak gösterilmemelidir. Çalışanların şahsi telefon faturaları da gider kapsamına alınamaz. Giyim harcamalarının özellikle kişisel amaçlı giyim masraflarının, şirket faaliyetleri ile ilgisi olmayacağından gider olarak gösterilmesi mümkün değildir. Şirketlere gider gösterme noktasında da online olarak destek, danışmanlık hizmetleri de sunmakta olan patronolsam.com platformundan gelmektedir.

Devamını Gör

Bireysel Girişimcilik

Bireysel Girişimcilik Yaşamımızın kolaylaşması ve her alanda ortaya çıkan gelişmeler, yeni fikirlere bağlı olarak hayatımıza giriyor. Günümüzde de yeni iş fikirlerinin ne kadar çabuk doğabileceğine ve dünyayı sarabileceğine şahit olmaktayız. Başarılı girişimcilik örneklerini, medyanın farklı mecralarında sıkça görebiliyor ve takdirle karşılıyoruz. Ama unutulmaması gereken nokta da birçok girişimin henüz ortaya çıkmadan kaybolmasıdır. Başarı olan girişimler yanında, bir o kadar da fikrini hayata nasıl geçireceğini bilemeyen kişiler ya da bu ekonomide kalkınmakta güçlük çeken girişimler bulunuyor. Bireysel girişimcilik noktasında bir danışmanlık hizmeti veren uzman ile çalışmak, birçok kişinin önünü açabiliyor. Online platform olarak öne çıkmakta olan patronolsam.com, bireysel girişimcilik noktasında uzmanları ile talep eden kişilere hizmet ulaştırıyor. Bir girişim, ticari amaçlı bir fikir bulmak olarak gösterilebilir. Ancak tam anlamıyla girişim kelimesinin karşılığını verebilmesi için; bu fikrin hayata geçirebilmesi için ekip oluşturulması, ilk yatırımın alınması, fikrin test edilmesi, fikrin üstünde çalışmalar yapılması, fikrin geliştirilmesi de gerekmektedir. Girişim amaçlı oluşan fikirler arasında son dönemde en çok görülen bireysel girişimcilik ile ortaya çıkanlar olmaktadır. Bireysel girişimcilik, bir bireyin tek başına veya aile üyeleri ile beraber gerçekleştirdiği girişimleri ifade eder. Bireysel girişimcilik, girişimcilik türleri arasında en yaygın görülen türdür. Girişimcilik kavramı; bir anlamda iktisadi mal veya hizmet üretimi için üretim faktörlerinin bir araya getirilerek, ekonomik fırsatların yeni değerlere dönüştürüldüğü organizasyonun oluşturulması çalışmalarının tamamını kapsamaktadır. Bu çalışmaların bireysel olarak yapılması da, bireysel girişimcilik kavramını karşımıza çıkarmaktadır. Yeni iş fikrini hayata geçirebilmek için belirli ölçüde sermayesi olan veya kredi bulma olanakları yüksek olan bireylerin bu girişimcilik türüne yöneldiğini görebiliyoruz. Bu kişiler de bireysel girişimcilik noktasında en iyi örnekleri bizlere gösteriyor. Bireysel girişimcilik ile ortaya çıkan, iyi bir projeye sahip olmasına rağmen bu fikri hayata geçirecek maddi olanakları bulunmayanlar da bulunuyor. İşte bu noktada ise melek yatırımcı olarak adlandırılan bireyler devreye giriyor. Ülkemizde de KOSGEB destekleri ile bireysel girişimcilik noktasında ilerlemeye çalışanlara, devlet eliyle bazı avantajlar veriliyor. Girişimci ve Girişimcilik Nedir? Son yıllar içerisinde en sık rastlanan kavramlar arasında, girişimci veya girişimcilik oldukça öndedir. Global dünyada yaşanan teknik ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak, ticari faaliyetlerde de değişimler görülüyor. Küresel anlamda ortaya çıkan gelişmeler, geleneksel iş modellerinin devre dışı kalmasına neden oluyor. Elbette bu durum, daha kazançlı işler yapabilmek adına yenilikçi yöntemlere başvurulmasını gerektiriyor. En basit şekilde girişimci kavramı, gelir elde etmek amacı ile belirli riskleri de üstlenerek bir iş fikrini başlatan kişi olarak ifade edilmektedir. Bireysel girişimcilik de girişimcilik yöntemlerinden sadece biri olup, daha çok bir bireyin yeni fikirlerine dayanmaktadır. Gelişen teknolojilerle, insanlar kafalarında oluşan yeni iş fikirlerini daha kolay hayata geçirerek geniş kitlelere ulaştırabiliyor. Tabii ki temelde daha fazla para kazanma düşüncesi ve kurumsal firmaların ağır çalışma koşullarından kurtularak kendi işini kurma isteği de bu bireysel girişimcilik faaliyetlerine yönelmeyi teşvik ediyor. Klasik anlamı ile potansiyeli olan bir bölgede kahve dükkanı açmak da bir gir bireysel girişimcilik olarak değerlendirilirken, günümüzde dijital teknolojilerin her alanı etkilediği gibi girişimciliği de etkilemiş ve girişimci kavramı da yenilikçi bir anlamla değerlendirilmektedir. Tüm dünya genelinde startup olarak adlandırılan ve kısa yoldan en etkili sonuca ulaşmayı hedefleyen girişimler daha önemli hale gelmeye başlamıştır. Elbette her girişimci için temel amaç, aldıkları risk karşılığında kendilerini tatmin edebilecek ölçüde gelir kazanabilmek olmaktadır. Girişimcilik türleri arasında bireysel girişimcilik dışında, girişim yapılmak istenilen faaliyet alanına bağlı olarak değişen türler bulunmaktadır. Sosyal girişimcilik, iş girişimciliği, kamu girişimciliği, uluslararası girişimcilik, tekno girişimcilik, kültürel girişimcilik gibi türlerden söz edilebilir. Girişimci olarak başarı elde edebilmenin temel koşullarından biri de doğru tür ve doğru alan ile birleştirerek girişimleri geliştirmektir. Bireysel Girişimcilik Önemi Elbette bireysel girişimcilik ile girişim geliştirmek isteyenlerin de temel amacı kar elde etmektir. Ancak bireysel girişimcilikle yeni bir projenin hayata geçirilmesinin, çok boyutlu düşünüldüğünde farklı amaçlar ve yararlar da söz konusu olduğu görülebilmektedir. Bireysel girişimcilik ile yeni iş fikirleri hayata geçerken, istihdam açısından önemli katkılar elde edilecektir. Girişimler ülke ekonomisinin büyümesine katkı verirken, yeni istihdam alanlarının da ortaya çıkmasına katkı verecektir. Özellikle kamu için iş olanaklarının yeterli olmadığı noktalarda, ülkelerdeki istihdama özel sektörde en büyük katkı sağlanacaktır. Ülke ekonomisinin gelişimi de bu sayede mümkün olabilmektedir. Bireysel girişimcilik ile kar amacı güdülürken, ülke ekonomisi için bir değer ortaya çıkarılacağı unutulmamalıdır. Ekonomik olarak büyüme ve gelişmeye kakı veren bireysel girişimcilik sayesinde, sosyal yaşam desteklenmektedir. Özel sektör tarafından bireysel girişimcilik kavramının önemi daha iyi anlaşılmış olup, bu alanda çalışanlar için kamu istihdamlarına göre daha yüksek ücret alabilme olanakları sunulmuştur. Bu durum da toplumsal refah düzeyinin artmasına katkı sağlar. Daha konforlu yaşama yeni iş fikirlerinin hayata geçmesiyle ulaşabiliyoruz. Sadece ulusal pazarda değil uluslararası pazarda da bireysel girişimcilik ile öne çıkma olanağı elde ediliyor. Birçok bireysel girişimcilik çalışmasında, girişimlerinin reklamlarını yaparak halkta karşılık bulabilmek adına sosyal sorumluluk projeleri yürütülüyor. Bu durum topluma katkı sağlarken, toplumun farklı kesimlerin de bazı destekler ulaştırılabiliyor. Devletimiz tarafından özellikle KOSGEB destekleri ile bireysel girişimcilik içim avantajlar getirilirken, buradan gelen faydalarla ülke ekonomisine katkı sağlanmakta ve daha ileri boyutlarda ihracat geliri elde etme gibi bir dizi avantaj ortaya çıkmaktadır. Bireysel girişimcilik alanında çalışmalar yapacak olanlara danışmanlık hizmeti de online platform olarak faaliyetlerini sürdürmekte olan patronolsam.com üzerinden veriliyor.  

Devamını Gör

KOSGEB Destekleri

KOSGEB Destekleri Ülkemizde ticari hayatta avantajlarla yer almak isteyenlere devlet desteği KOSGEB tarafından veriliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayiyi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın kısaltılması ile kelime olarak ortaya çıkan KOSGEB, küçük ve orta ölçekli işletmeler tarafından, sağladığı desteklerle takip ediliyor. Vermiş olduğu destek kredileri ve farklı konularda sağladığı destekler ile daha avantajlı bir ticari hayat geçirilmesinde devletin yanımızda olduğunu gösteriyor. Yeni iş fikri olanların ve işini daha da geliştirmek isteyenlerin yanında olan KOSGEB, girişimcilere vermiş olduğu KOSGEB destekleri ile yeni iş alanlarının yaratılmasına ve ülkemiz ekonomisine olumlu katkılar vermesine imkan yaratılıyor. KOSGEB destekleri konusunda kafanıza takılanlara cevapları, danışmanlık hizmetleri de vermekte olan online platform patronolsam.com platformu üzerinden bulabilirsiniz. Sermaye, her işletme ve şirket için ticari hayatını istediği gibi sürdürebilmesi için bir gerekliliktir. Yeterli sermayeye, yeni bir iş fikri olduğunda da, faaliyetlerini geliştirme ve büyüme istendiğinde de ihtiyaç duyulur. Sermaye eksikliği nedeniyle, bu büyüme yada yeni iş fikirlerinden geri adım atmak zorunda kalanlar oldukça fazladır. KOSGEB bu girişimcilere yönelik olarak, sunmuş olduğu farklı paketlerle destek hizmeti veriyor. KOSGEB destekleri için başvurular; ticarete yeni başlayacak olanlar için, kendi işini kurmak isteyen kişiler için, işini geliştirmek ve büyütmek isteyenler için can simidi oluyor. Devletimizin desteğini arkanızda hissedeceğiniz, onun da sağladığı güçle büyüme olanağı elde edeceğiniz KOSGEB destekleri ile kazançlı ticarete adım atabilirsiniz. KOSGEB destekleri için devletin de içinde yer aldığı bir programa dahil oluyorsunuz. Destek programı ile hem girişimcilik eğitimi hem de sermaye desteği sunuluyor. KOBİ olarak adlandırılan küçük ve orta ölçekli işletmeler, verilen desteklerle hayallerine kavuşuyor. 20 Nisan 1990 tarihinde kurulmuş olan Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), 3624 sayılı yasa ile kurulan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde kurularak ticari hayatta devletin gücünü verdiği desteklerle göstermektedir. KOSGEB Desteleri için Kimler Başvuru Yapabilir? KOSGEB destekleri için en önemli koşul, kurum tarafından verilmekte olan iş kurma eğitimini tamamlamaktır. Sonrasında da üniversiteler tarafından da verilmekte olan Genç Girişimci Geliştirme Programını tamamlamak gerekiyor. Bu eğitimlerin alınması sonrasında da KOSGEB’e başvuru, KOSGEB desteklerinden faydalanmak için yapılabilir. Bu destekleri alabilmek için; yeni iş kurmak isteyenler, var olan işini geliştirmek isteyenler, Sahip olduğu işletme için yeni donanım ve araç gereç almak isteyenler, işletmesinde Ar-Ge anlamında çalışma yapmak isteyenler, işletmesinde çalışmakta olan olanlara onların gelişimine yönelik eğitim vermek isteyenler, işletmelerinin tanıtımını yurt içi ve yurt dışı fuarlarında yapmak isteyenler, yeni bir iş alanı açmak isteyenler, istihdam yaratmak isteyenler rahatlıkla başvuru yapabilmektedir. KOSGEB Destekleri İçin Başvuru Adımları KOSGEB destekleri için başvuru koşulu olan gerekli eğitimleri tamamlanmış ise birkaç adımda gerçekleşen işlemlerin tamamlanması gerekiyor. Bu adımlardan ilki ise KOSGEB kurum veri tabanına kayıt olmaktır. Bunun için KOSGEB web sayfası üzerinden giriş yapmalı ve kayıt bölümünde gerekli olan adımları tamamlamak gerekiyor. Kayıt aşaması sonrasında, yine kurum web sayfasında da bulabileceğiniz bir beyannamenin de doldurulması gerekiyor. Bu beyanname, KOSGEB Beyannamesi olarak bilinmekte ve bir işletme sahibi olunması durumunda işletmenin KOBİ olup olmadığının belirlenmesini amaçlıyor. Bu beyanname ile firma bilgileri sunulmuş oluyor. Bu aşamalar sonrasında başvuru yapan kişinin sunmuş olduğu KOSGEB Beyannamesi, KOSGEB uzmanları tarafından incelemeye alınıyor. KOBİ alanında uzman kişiler tarafından yapılan bu inceleme sonrasında başvuru yapan kişiye bildirimde bulunuluyor. Sonrasında ise KOSGEB web sitesi üzerinde yer alan KOSGEB destekleri seçeneklerini incelemek gerekiyor. Eğer burada belirtilen desteklerden faydalanmak için gerekli olan kriterlere uygun olduğunuzu düşünüyorsanız da, KOSGEB uzmanları ile görüşme yapmanız gerekiyor. KOSGEB Tarafından Sunulan KOSGEB Destekleri 2022 yılı itibarıyla KOSGEB tarafından sunulan destekler, tutarları ve getirdiği avantajlar ile kurum web sayfasında yayınlanmaktadır. Burada yer alan destek tutarları ve avantajlar, zaman içerisinde farklılık gösterebilmektedir. Destek başvurusu kabul edilen firmalara başlangıçta nakit olarak sermaye desteği verilmesi yanında, program kapsamına alınan şirketin performansına bağlı olarak da destekler sürebilir. Bu destekler arasında iş kurma aşamasında verilen destekler, sigorta pirim desteği ve makine – teçhizat desteği de bulunabilmektedir. Girişimcilik Destekleri: KOSGEB sayfası üzerinde bu alanda; Geleneksel Girişimci Destek Programı, İleri Girişimci Destek Programı, İş Planı Ödülü Destek Programı, Girişimcilik Eğitimi ve Yayınlar başlıklarında seçenekler bulunur.Geleneksel Girişimci Destek Programı ile girişimcilerin kurduğu yeni işletmelerin hayatta kalma oranının arttırılması amaçlanmaktadır. İleri Girişimci Destek Programı ile ülkemiz açısından stratejik önceliklere bağlı belirlenmiş olan sektörlerde faaliyeti olan yeni işletmelerin hayatta kalma oranı artırılmaya çalışılmaktadır. AR-GE, Teknolojik Üretim ve Yerlileştirme Destekleri ile girişimcilik ekosisteminde yer alan aktörler ile işbirliği sağlanır. Özellikle yapılan yarışmalar ve bu yarışmalarda derece alınması önemlidir. Ödüllü girişimcilerin iş kurma ve yürütme konularında teşvik edilmesi için planlarının/iş modellerinin/iş fikirlerinin hayata geçirilmesini sağlanır. Girişimcilik Eğitimi ile başvuru yapacaklara ve kabul görerek programda yer alacak olanlara online platform olan KOSGEB e-Akademi üzerinden eğitimler sunulur. Yayınlar kısmında da girişimcilik konusunda yayınlar bulunmaktadır. İşletme Geliştirme, Büyüme ve Uluslararasılaşma Destekleri: Bu bölümde İşletme Geliştirme Destek Programı ile KOSGEB uzmanlarıyla görüşme yapılarak işletmelerin hangi desteğe ihtiyacı varsa ona bağlı çalışma yürütülebilmektedir. Yaşayan Kültür Mirası İşletmeler Destek Programı ile günlük yaşam içerisinde kaybolmaya yüz tutan mesleklerin ayakta tutulması için çalışmalar yapılır. Hem mesleklerin yeniden hayat bulması hem de yeni zanaatkarlar yetişmesi için verilen bir destektir. Yeşil Dönüşüm Destek Programı ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeşil dönüşüm konusunda iyileştirilmesine yönelik destek çalışmaları yapılır. İş Birliği Destek Programı ile tek başına büyümekte zorlanan ve iş birliğine mi ihtiyaç duyan işletmelere destek sağlanır. KOBİGEL – KOBİ Gelişim Destek Programı ile ülkemizin belirlediği ve ulusal önceliği olan alanlarda projelere destek verilir. Uluslararası Kuluçka Merkezi ve Hızlandırıcı Destek Programı ile işini yurt dışına taşımak isteyen şirketlere destek vermeye çalışılır. Yurt Dışı Pazar Destek Programı da yine yurt dışı pazarlara açılmak isteyen şirketlere yönelik bir destek çalışmasıdır. KOBİ Finansman Destekleri: Bu başlıkta yer alan KOBİ Finansman Destek Programı ile KOBİ’ler için uygun koşullarda finansal destek temin edilir. Finansman sorunlarının giderilmesi yanında üretim, kalite ve standartlarını artırmaları, istihdam yaratmaları, uluslararası düzeyde rekabet etmelerinin sağlanması için de çalışmalar yürütülür. Sebze ve Meyve Soğuk Zincir Finansal Kiralama Destek Programı kapsamında ise küçük ve orta ölçekli işletmelerin, sebze ve meyve zayiatını azaltmak üzere soğuk zincir oluşturmaları sürecinde destekler sağlanmaktadır. Bu destekler finansal kiralama yöntemiyle temin edecekleri yerli malı ve yeni soğuk hava ünitesi ve/veya frigorifik kasa/ünite yatırımları içindir. İŞGEM/TEKMER Destekleri: TEKMER Destek Programı ve İŞGEM/TEKMER Programı bu bölümde yer alan desteklerdir. Bu desteklerde; girişimcilik ekosisteminde yer alan aktörler arası işbirliği ile ulusal

Devamını Gör

Şahıs Şirketi Kurma

Şahıs Şirketi Kurma Şahıs şirketi kurma ülkemizde ve dünya genelinde özellikle bireysel ya da “freelance” çalışanlar arttıkça merak edilen bir konu haline geldi. Ancak çok geniş ve yasal süreçlere uyulması önemli olan bir konu olduğu için insanlar şahıs şirketi türleri nedir, şahıs şirketi kurmak için gerekli evraklar nedir  ve kimler şahıs şirketi kurabilir gibi soruların cevaplarını sıklıkla merak ediyor. Şahıs şirketinizi kurarken bu önemli adımları atlamamanız ve yasal süreçlerde sorun yaşamamanız için size rehber niteliğinde bir içerik hazırladık. Ticari amaçlı gerçekleştireceğiniz faaliyetleri  yasal olarak sürdürebilmeniz için farklı şirket türlerinden biriyle şirket kuruluşunu tamamlamak gerekiyor. Şahıs veya sermaye şirketi türlerinden birini tercih ederek, ticari hayata başlamanız bir yasal gerekliliktir. Kuruluş aşamasındaki kolaylıklar ve hızlı biçimde faaliyete geçme olanağı vermesi ile şahıs şirketine yönelenler için tüm gerekli yanıtları yazımızda vermeye çalışacağız. Aynı zamanda ortaklık imkanı da vermekte olan şahış şirketi kurma aşamalarından, ortakların sorumluluklarına kadar tüm detaylar burada bulunabilir. Şahıs şirketi kurma veya diğer şirket türlerini kurma aşamalarında, uzman desteğini arkanıza almak istediğinizde de online platform olarak Patron Olsam ideal çözüm olmaktadır. Şahıs Şirketi Nedir? Öncelikle diğer şirket türlerine nazaran kuruluş aşamaları en kolay ve hızlı olan şirket türü, şahıs şirketleridir. Daha çok bu amaçla tercih ediliyor olsa da bu şirket türü ortaklık yapısıyla da, belli şartların gerçekleşmesi halinde kurulabilmektedir.  Şahıs şirketi, hukuki olarak gerçek kişi tarafından kurulan şirkettir. Ortaklık yolu ile şahıs şirketi kurma yönteminde de kurucu ve diğer ortakların hukuki olarak gerçek kişi kabul edildiği bilinmelidir. Her türlü şirketle ilgili olan borçlarla, mal varlıklarından bu gerçek kişiler sorumlu tutulmaktadır. Şahıs şirketleri, kurucu olan gerçek kişinin veya varsa ortakların baskın unsur olarak öne çıktığı bir şirket türü olarak bilinir. Ortaklı olan şahıs şirketleri için, ortaklar arasındaki güven ilişkisi şirketin temelini oluşturmaktadır. Ortak sayısı, bu tür şirketlerde genel olarak sermaye şirketlerine nazaran daha az olmaktadır. Güven ilişkisi, ortaklı olan şahıs şirketlerinde oldukça önemlidir ve ortakların şirket borçlarından dolayı kişisel olarak ve sınırsız şekilde sorumlu olduğu göz önünde bulunarak ortaklığa gidilmelidir. Şahıs şirketleri ortaklarının her biri rekabet yasağına tabi olmakta ve şirketin denetimi konusunda her türlü denetim hakkına sahip olmaktadır. İlerleyen süreçte ortaya çıkabilecek olan şirket pay devri için de diğer ortakların onayı gerekli olmaktadır. Burada şahıs şirketi kurma ile asıl olan, bir sermaye birlikteliği değil şahıs birlikteliğinin ön planda tutulmasıdır. Şirket yönetimi ve temsili, genel olarak ortakların tamamı tarafından birlikte sağlanmaktadır. Gerekli kararların alınmasında da ortaklık varsa, çoğunlukla oybirliği gerekmektedir. Kurulumu kolay ve hızlı olan şahıs şirketi için, temelde kollektif şirket, adi komandit şirket ve adi şirket olmak üzere 3 türden söz edilebilir. Kolektif Şahıs Şirketi Kurma Kolektif şirket türünde, bir ticari işletme bir ticaret unvan altında işletmek amacıyla kurulmakta olup kurucularının gerçek kişi olduğu şirkettir. Bu şirket türünde, ortakların şirket alacaklarından ötürü sınırsız sorumluluğu bulunur. Bu sınırsız sorumluluk nedeniyle; birbirini tanıyan ve güvenen az sayıda kişi tarafından kurulmaktadır. Eğer kolektif şirket için yeni ortak girişi, ortaklardan birinin şirketten çıkması, yürürlükte olan ortaklar arasındaki sözleşmenin değiştirilmesi gibi durumlar ortaya çıkarsa  oybirliği ile karar alınması zorunludur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası kapsamında kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik faaliyet için kolektif şirket kurmak mümkündür. Anonim şirketlere has olan işler için kollektif şirket kurulamaz. Kolektif şahıs şirketi sermayesi olmayan bir şirket türüdür. Bir başka ifade ile 1 TL sermaye ile dahi kolektif şahıs şirketi kurma mümkündür. Kurulacak olan kolektif şirket unvanı içerisinde, ortaklardan biri veya tamamının adı ile şirket türü yer alma zorunluluğu bulunmaktadır. Kolektif şirketlerde ortak sayısı bakımından, herhangi bir üst sınır bulunmamaktadır. Ancak genel uygulamalarda, ortak sayısı 3 – 4 kişi üzerine çıkmamaktadır. Bu şirket türü ortakları; şirket borçlarından ötürü müteselsilen ve sınırsız şekilde sorumlu olmaktadır. Fakat burada şirket ortaklarının sorumluluğu ikincil olmakta yani; önce şirket malvarlığı ile sorumlu tutulmakta ve şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen borç ortaklardan tahsil edilmektedir. Adi Komandit Şahıs Şirket Türü Ticari yaşamda yer alan uygulamalarda en az görülen şirket türü adi komandit şahıs şirketleridir. Bir anlamda da komandit şirket, kolektif şirketin farklı bir görünümü olmaktadır. Komandit şirketler, adi komandit ve sermayesi paylara bölünmüş komandit olmak üzere iki türlü kurulmaktadır. Bir başka ifadeyle, şirket türleri içerisinde hem sermaye hem şahıs şirketi olarak komandit şirketler bulunmaktadır.  Adi komandit şirketler, biri sınırsız sorumlu diğer sınırlı sorumlu olmak üzere en az iki ortaktan oluşmaktadır ve sınırsız sorumlu olan komandite ortak iken sınırlı sorumlu olan komanditer ortak olmaktadır. Sınırsız sorumlu olan komandite olarak ifade edilen ortak yalnızca gerçek kişi olabilirken, komanditer ortak gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir. Komandite ortağın sorumluluğu kolektif şirketlerde olduğu gibi olurken, alacağını şirket malvarlığından karşılayamayan şirket alacaklıları da komandite ortakların sorumluluğuna gidebilmektedir.  Şirket yönetimi, komandite yani sınırsız sorumlu ortaklarda olmaktadır. Sorumluluk noktasına komanditer ortaklar, şirkete koyduğu veya taahhüt ettiği sermaye miktarı ile sınırlıdır. Bu ortakların şirket yönetiminde söz hakkı bulunmaz. Adi Şahıs Şirket Türü İfade olarak adi ortaklık, iki kişinin ticari maliyet olarak ortak bir alım satım işine girmiş olsa bile oluşan ortaklıktır. İki veya daha fazla kişi, sermayelerini bir araya getirerek belirlenen sözleşme kapsamında adi şahıs şirket kurabilmektedir. Diğer şahıs şirketi türlerinde olduğu gibi; sermaye, ortak sayısı, tescil usulü gibi herhangi bir sınırlamaya tabi olmayan bir şirkettir. Aslında kişilerin bir araya gelerek yaptıkları ticari faaliyetler esnasında bile farkında olmadan bir adi ortaklık kurulmuş olabilmektedir. Bir anlamda da adi şirket – adi ortaklık, hükmen kendiliğinden de kurulan bir şirket türü olarak görülür. Ortaklar gerçek ve tüzel kişiler olurken, ortaklar gene ortaklık borçlarından ötürü sınırsız sorumlu olmaktadır. Kurulumunda herhangi bir yazılı sözleşmeye tabi olunmaz. Yazılı veya sözlü bir anlaşma ile bile adi ortaklık kurulabilmektedir. Sermaye için üst ve alt sınır olmadığı gibi mal veya emeğin sermaye olarak getirilmesi de mümkün olmaktadır. En basit şirket türü olup, Borçlar Kanunu’na tabi olan şirket türüdür. Şahıs Şirketini Kimler Kurabilir? Birçok alanda olduğu gibi 18 yaş sınırı, şahıs şirketi kurmak konusunda da bulunmaktadır. Devlet memuru olmayan kişilerin 18 yaşını doldurmaları halinde, şahıs şirketi kurmalarında herhangi bir engel bulunmaz. Şahıs şirketi kuracaklar arasında, halen sigortalı olarak çalışmaya devam edenler de girmektedir.  Devlet memurları; adi şirketlerde bir ortaklık söz konusu olmadığından bu tip bir şirketin kuruluşuna dahil olamamakta, kolektif şirketlerde de ortak olamamakta ve görev alamamaktadır. Ancak devlet memurlarının komandit şirketlerde, sermayesi bölünmüş komanditer ortak olmaları söz konusudur. Ancak bu ortaklık olsa bile şirkette bir görev

Devamını Gör